Neil Rackham
"Sipn Selling" isimli kitabında, sanılanın aksine, büyük satışlarda
satış kapama şamasının en önemli aşama olmadığını, soruşturma aşamasında
yapılanların satış kapama aşamasına göre daha kritik olduğunu belirtiyor.
Bununla birlikte, gerek akademisyenler, gerekse de iş çevresi içinde en çok
önem verilen ve üzerinde durulan süreç satış kapama süreci.
Peki ama satış kapama
ne demek? Bu konuda birçok farklı tanım bulunuyor. Bununla birlikte, üzerinde
genel olarak mutabakat sağlanabilecek bir tanım şudur: Satışçı tarafından, karşısındakini bağlılık ifade etmeye davet eden
veya bunu ima eden, karşısındakinin bir sonraki ifadesinin bağlılığı kabul
etmeye veya reddetmeye yönelik olmasını amaçlayan davranışlar.
Satış üzerine kitap
yazan insanlar arasında aşağıdaki konularda görüş birliği vardır:
- Satış kapatma yöntemleri, başarıyı büyük ölçüde etkiler.
- Olabildiğince fazla satış kapatma yöntemi kullanmalısınız.
- Görüşme sırasında sıkça satışı kapatmayı denemelisiniz.
Yazara göreyse
(yaptığı araştırmalarla bu tezini desteklemektedir), nispeten büyük satışlarda,
kapatma yöntemleri işe yaramaz ve tehlikelidir. Satış kapatma konusunda ısrarcı
olanların, kaptıkları işlerden çok daha fazlasını kaybetme riski bulunmaktadır.
Sizlerle yazımın bundan sonraki bölümünde, büyük satışlarda geleneksel satış
kapama yöntemlerinin yeri olmadığına inandıran çalışmaları paylaşacağım.
Yazarın yaptığı ilk
araştırma çalışması büro malzemeleri üzeren büyük bir şirketin satış
temsilcilerinin müşterilerle yaptıkları satış görüşmelerinin gözlemlenmesine
dayanmaktadır. Burada 190 tane görüşme gözlemlenmiş ve bu görüşmelerdeki satış kapama yöntemlerinin en fazla
kullanıldığı 30 görüşme ve en az kullanıldığı 30 görüşme gruplanarak sonuçları
karşılaştırılmıştır:
Normal beklenti bu
rakamların tam tersine çıkmasıyken bu şekilde bri sonuç alınması ilk başta
yazarı bu çalışmanın sonuçlarını etkileyen başka etkenlerin de olduğu konusuna
inandırmıştır (bu araştırmayı yaptığı zaman henüz yazarın kendisi bile satış
kapamayla ilgili yaygın kanıya inanmaktaydı). Buna dayanarak, başarılı
satışlarda müşterilerin ürünü almaya daha hazır olduğu, örneklem grubun küçük
olduğu (aslında istatistiksel çıkarımlarda bulunmak için yeterli bir grup
çalışmasıydı) veya satış temsilcilerinin tutumlarının satışın başarısına etki
ettiği gibi birtakım çıkarımlarda bulunmuştur. Tabi ki, daha sonra bunların
hepsinin geçersiz olduğuna yazarın kendisi de inanmıştır. Mesela, satış
temsilcisinin tutumunun satışın başarısıyla bir ilişkisi olmadığını ortaya
koyan Martin Fishbein bulguları gibi (Fishbein,
M; Ajzan, I, Attitudional Variables and behavior: Three empirical studies and a
theoretical reanalysis, 1970, Washington University, Seattle).
Daha sonra başka bir
firmada yaptığı başka bir araştırma da yazara bir öncekiyle benzer sonuç
vermiştir. Buna göre, görüşme başına ortalama 3.2
satış kapama denemesi yapılan satış görüşmelerinde (47 satış temsilcisiyle 86
görüşme) %68 başarı sağlanırken, görüşme başına ortalama 5.6 satış kapama denemesi yapılan satış
görüşmelerinde (128 görüşme) %56 başarı
oranı sağlanmıştı.
Benim fikrime göre bu
iki araştırmada ayrıca dikkat edilmesi gereken bir husus daha var: ikinci
araştırmada iki grup arasındaki satış kapama denemesi ortalamaları arasında ilk
araştırmadakine göre çok farklılık bulunmuyor. İkincideki ortalamalar 3.2'den 5.6'ya
çıkıyor (iki kat bile değil) ama ilk araştırmadaki ortalamalar arasında büyük
bir farklılık var (1.4'ten 5.8'e çıkıyor). Buna bağlı olarak ilk görüşmede
başarı oranları arasında çok ciddi bir fark varken (hemen hemen yarı yarıya),
ikinci araştırma sonuçlarında bu fark sadece %20 (%56'dan %68'e çıkıyor). Bu da
bize örneklem gruplar arasındaki farklılık ne kadar yüksek olursa, başarı
oranları arasındaki farkın da o kadar yükseleceğini gösteriyor.
Tekrar kitaba dönmemiz
gerekirse, yazar bu iki çalışma ve buna benzer çalışmalar sonucunda tamamlama
yöntemlerinin küçük satışlar için geçerli olup büyük satışlarda başarısızlığa
yol açıyor olduğu tezini ortaya atmıştır. Bunu da şu şekilde açıklıyor: "Sizden, küçük bir karar almanız istendiğinde,
karşı taraf sizi ne kadar baskı altına alırsa alsın, tartışmaya girmeyip olumlu
cevap vermeniz daha kolaydır. Yani küçük bir kararda, baskının etkisi
olumludur. Karar büyüdükçe, olumsuz tepki gelme olasılığı artar."
Yazar bir sonraki
denemesini önde gelen fotoğraf mağazası zincirlerinden bir tanesi için yapar.
Bu firmada satış temsilcileri satış yapılan ürünlerde rotasyona tabi
tutulmaktadır. Yani, satış temsilcisi bir gün düşük fiyatlı ürünler satarken,
ertesi gün yüksek fiyatlı ürünler satmaktadır. Burada amaçlanan, satış
temsilcilerine verilen satış kapama (tamamlama) eğitiminin gerçekten işe
yarayıp yaramadığını gözlemlemektir. Bu araştırmada 3 konu üzerinde gözlem
yapılır. Bunlar:
- Alışveriş süresi: Satış veya satış denemesi kaç dakika sürüyor?
- Tamamlama denemelerinin sayısı: satışçı, süreç boyunca tamamlama yöntemlerine ne sıklıkla başvuruyor?
- Başarı yüzdesi: Görüşmelerin yüzde kaçı başarıyla sonuçlanıyor.
İsterseniz öncelikle
düşük değerli ürünleri satan elemanlara ilişkin sonuçları inceleyelim:
Bu araştırma göre, tamamlama çalışmalarının satışlara hem zamanı kısaltma (daha çabuk satışa dönüş), hem de satış başarının artışı konusunda olumlu etkisi bulunuyor. Bu da hem görüşme zamanını düşürebildiğimiz ve daha fazla müşteriye hizmet verebileceğimiz, hem de yaptığımız görüşmelerin daha yüksek olasılıkla satışa dönüşeceği anlamına gelmektedir. Yani, düşük değerli ürünleri satarken ne kadar çok satış kapama denemesi yaparsak başarı olasılığımız o kadar artıyor.
Bu araştırma bu sefer,
görece yüksek değeri olan ürünlerin satışı konusunda yapılmıştır. Bu sefer
alınan sonuçlar diğerine göre oldukça farklı olmuştur:
Gördüğünüz gibi
tamamlama eğitimlerinden sonra müşterilerle yapılan görüşmelerin süresi
düşmekte ama bununla beraber yapılan satışların oranı da ciddi şekilde düşüş
göstermektedir. Bu da hiçbir firma patronunun görmek istemeyeceği bir durumdur.
Bu durumda, yapılan bu
araştırmalardan iki çıkarımda bulunabiliriz:
- Tamamlama denemeleri, müşterileri karar vermeye zorlar ve görüşmenin bir sonuca varmasını hızlandırır.
- Tamamlama yöntemleri, düşük fiyatlı ürünler söz konusu olduğunda, başarı ihtimalini arttırır. Pahalı ürün ve hizmetler için ise tam tersi geçerlidir.
Bu arada, kişisel
görüşüm, bir ürün/hizmetin fiyatının yüksek yada düşük olmasının göreceli
olduğudur. Yani bir insanın düşük bedelli olarak algıladığı bir ürünü başka
birisi yüksek bedelli olarak algılayabilir. Üstelik bu durum, kişilerin gelir
seviyelerinden de bağımsız olabilir. Kuşkusuz gelir seviyesi burada önemli ama
kişinin daha önce o ürünle ilgili bir deneyim yaşamamış olması yada ürünü
almaya olan istekliliği (bütçe ayırmış olması) bu ürünün düşük fiyatlı yada
yüksek fiyatlı olmasına etki etmektedir.
Tekrar konumuza
dönecek olursak, tamamlama (satış kapama) çalışmaları müşteri memnuniyetini de,
özellikle büyük satışlarda olumsuz yönde etkilemektedir. Hatta, birçok büyük
şirketin satınalma yetkilisinin satış kapama faaliyetleri hakkında negatif
düşündükleri de bilinmektedir. Genel kanıyı şu şekilde söyleyebiliriz: İnsanlar
satınalmaya zorlanmayı değil satınalmaya teşvik edilmeyi ve desteklenmeyi
severler. Yine bu konuda yapılan başka bir araştırmada insanların:
- Ürünü aldıktan sonraki memnuniyetlerinin
- İleride benzer bir alışveriş yapmaları durumunda aynı şirketi seçme olasılıklarının
Tamamlama
çalışmalarının etkin olarak kullanıldığı satışlarda düşük olduğu görülmektedir.
(Bir de şu konu var tabi ki: Neden insanlar satışın
diğer aşamaları varken tamamlama aşamasına bu kadar önem veriyor? Cevap basit:
Onca satış davranışı arasında, anında ödüllendirilen tek davranış tamamlama
davranışıdır. Müşterinin davranışlarına yönelik bir soru hemen satışla
ödüllendirilmez, ama karar anında bazı sihirli tamamlama sözcüklerini
kullanırsanız, bazen anında olumlu karşılık alabilirsiniz).
Peki o zaman bu
araştırmalardan yola çıkarak satış görüşmelerinde hiç tamamlama çalışması
yapmamak gerektiğini mi söylemek gerekir. Doğru ya, eğer tamamlama çalışması
yaptıkça satış olasılığı artıyorsa, hiç tamamlama çalışması yapmazsak satış
kapama oranımızı maksimuma çıkarmış olmaz mıyız? Aslında satış sürecinde bu da
tam olarak işe yaramıyor. Yine bu konuda American Airlines'ta yapılan bir
araştırmada tamamlamasız görüşmelerin başarı oranı yüzde 22'de kalırken, tek
tamamlamalı görüşmelerin başarı oranı yüzde 61'e kadar çıkmıştır (zaten
beklenen sonuç). Öte yandan birden fazla tamamlamalı görüşmelerde de başarı
oranı yüzde 20'nin altında kalmıştır:
Görüldüğü gibi belki tamamlama yöntemlerinin eksiklikleri vardır ama hiç tamamlama denemesi
yapmadan görüşmeyi bitirmeye çalışmak da etkili bir davranış değildir.
Yazarımıza göre geleneksel tamamlama yöntemleri, aşağıdaki durumlarda etkisiz yada olumsuz yönde etkili olmaktadır:
- Satış büyükse, yüksek değerli ürünler söz konusuysa
- Müşteri deneyimliyse
- İlişki, satış sonrasında da devam ettirilecekse
Peki tamamlama
müşteriyi bağlamak için en iyi yöntem değilse ne yapmamız gerekiyor?
Öncelikle, satışın
başarılı olarak kabul edilmesi için müşterinin ne seviyede bir bağlılık
sergilemesi gerektiği tespit edilmelidir. Basit bir satışta, tamamlama denemesi
iki şekilde sonuçlanabilir: Ya müşteri sipariş verir yada teklifimizi reddeder.
Satışın büyümesiyle iş daha karmaşık bir hal alır. Büyük satışlarda, doğrudan
siparişle yada red cevabı ile biten görüşmelerin oranı nispeten azdır (tüm
görüşmelerde ortalama yüzde 10). Bu da
büyük satışların tek seferlik değil, belli bir süreç içerisinde gelişen
satışlar olduğunu göstermektedir. Öyle ki, satış süreci çok uzun olan bazı
ürün/hizmet satışlarında bir yıl içerisinde hiç sipariş almamış olabilirsiniz.
Ama bu süreçte hiçbir müşteri de sizi reddetmemiş olabilir. Bu durumda, satış
sürecinde başlangıç ve bitiş arasında biyerlerde olduğunuz ortadadır. Sizin
başarınızı da bu süreçte doğru yada yanlış yaptıklarınız yada yapmadıklarınız
belirleyecektir.
Örneğin, yazılım
satışı yaparken müşteri "denetim yazılımının şirketimize katkısı olacağına
ben de inanıyorum, ama bu kararı tek başıma veremem. Bu nedenle istersen sen
bir de bizim yeminli mali müşavirimizle görüş, hatta ben sana gelecek hafta
için bir randevu ayarlayayım" cevabını veriyorsa bu görüşme siparişle yada
reddedilmeyle sonuçlanmamasına rağmen başarılı ve bizi satışa yaklaştıran bir
görüşme olduğunu söyleyebiliriz.
Ama, aynı müşteriden,
hem de ürünün faydalarını anlattıktan sonra "emin değilim, bence bir süre
bekleyelim, beni birkaç ay içinde tekrar arayın" şeklinde bir cevap
alıyorsak, bu görüşmenin de başarısız bir görüşme olduğunu ve muhtemelen
müşteriyle sonraki dönemde de iletişimi kaybedeceğimizi söyleyebiliriz.
Bu durumda büyük
satışlarda başarıyı nasıl tanımlayabilir ve ölçebiliriz? Görüldüğü gibi satışın
her aşamasında farklı sonuçlar bizim için bir başarı kriteri olabiliyor. Ama bu
başarı kriterlerini keyfi olarak yorumladığımızda da objektiflikten uzaklaşabiliyoruz.
Bu nedenle, yazar görüşmelerin olası sonuçlarını dört bölümde inceleyen bir
model oluşturmuştur:
- Siparişler: Müşterinin ürünü satın alma konusunda taahhütte bulunmasıdır.
- İlerleme: Görüşme boyunca yada sonrasında, satışa yönelik olumlu bir karar alınmasıdır. Tipik örnekler arasında şunlar vardır:
- Müşterinin, ürün tanıtımı için iş yerinden çıkıp firmayı ziyaret etmeyi kabul etmesi.
- Karar mekanizmasında daha üst düzeyde bir yetkiliyle görüşme fırsatının yakalanması
- Ürünün bir süre denenmesine karar verilmesi
- Hesabın daha önce erişilemeyen bölümlerine erişme fırsatının yakalanması.
İlerlemeler çeşitli
şekillerde olabilir ama satışa yönelik olumlu bir eylem unsuru hepsinde
mevcuttur.
- Sürdürme: Görüşmeler devam eder ama müşteri satışa yönelik olumlu bir eylem ortaya koymamaktadır. Olumlu bir kararla sonuçlanmayan bu görüşmelerden ret cevabı da çıkmaz. Yazar çalışmalarında, net bir sonuç alınamayan bu tür görüşmeleri başarısız olarak sınıflandırmaktadır. Bunun nedeni de başarının eylemlerle ölçülmesi gerektiğini savunmasıdır (birçok müşterinin sadece satışçıyı başından savmak için "çok güzel bir ürün, çok etkilendik" şeklinde cümleler kurdukları ama bunun sonucunda olumlu bir aksiyon alınmadığı bilinmektedir).
- Ret: Müşteri ürünü satın almayı açık bir şekilde reddeder. Müşterinin, görüşmeleri devam ettirme veya üst düzey bir yetkiliyle görüşme yapma isteğinize olumsuz cevap vermesi de reddedilmenin bir göstergesidir.
Satış müdürleri her zaman çalışanlarının büyük satışları tamamlamalarını sağlamak için ne yapmaları gerektiğini sorarlar. Bu soruya verilebilecek en basit ve etkin tavsiye şudur: çalışanlarınıza, ilerlemeyle sürünceme arasındaki farkları öğretin ve sürüncemeye yol açan hedefler belirlemelerini engelleyin.
Büyük satışlara
yönelik görüşmelerde başarının sırrı, belirlenen hedefleri acımasızca
sorgulamaktır. "bilgi toplamak" ya da "ilişkileri
geliştirmek" gibi hedeflerle yetinmeyin.
Görüşmelerinizi planlarken, müşterinin belirli eylemlerine yönelik
hedefler belirleyin. "ürün tanıtımına gelmesini sağlamak",
"patronuyla görüşebilmek" yada "planlama departmanındakilerle
tanışmak" gibi.
Hedeflerinizi ne kadar
iyi belirlerseniz belirleyin, müşteriyi bağlamak ve müşterinin istediğinizi
kabul etmesini sağlamak zorundasınız. Yazara göre, başarılı satışçılar,
müşteriyi bağlamak için aşağıdaki dört eylemden faydalanıyor:
- Soruşturma ve yeterliliğin gösterilmesi aşamalarına önem göstermek. Büyük satışlarda, teklifinize yönelik bir ihtiyaç hissetmeyen müşteriyi bağlamanız mümkün değildir. Başarılı satışçılar, soruşturma aşamasında müşterinin ihtiyaçlarını ortaya çıkarmayı en iyi bilenlerdir. Yönelttikleri sorularla bu kişiler, müşterilerde acilen satınalma isteği uyandırırlar. Müşteri, satın almayı istiyorsa zaten tamamlama yöntemlerine gerek kalmaz. Kısacası, müşteriyi bağlamak için uyulması gereken ilk strateji, soruşturma aşamasına yoğunlaşmak olmalıdır.
- Kilit konuların irdelenip irdelenmediğini tespit etmek. Büyük satışlarda, gerek ürün gerekse müşterinin ihtiyaçları daha karmaşıktır. Dolayısıyla görüşme, ürünü kabul etme aşamasına geldiğinde müşterinin zihni hala şüphelerle dolu olabilir. Nispeten başarısız satışçılar böyle bir durumda aldırmayıp tamamlamayı (satış kapama) denerler. Müşterinin kafasını kurcalayan soruların varlığını düşünmezler bile. Burada yapılması gereken en iyi şeylerden biri, konuşulanların üzerinden kısaca geçip müşteri adayının aklında başka bir soru işareti olup olmadığını sorgulamaktır.
- Faydaların özetlenmesi. Büyük satışlarda görüşmelerin birkaç saat sürmesi ve üzerinde durulması gereken pek çok konunun olması olasıdır. Müşterinin, görüşmede değinilen her konuyu yeterince anlaması ihtimaliyse düşüktür. Başarılı satışçılar, bir sonraki aşamaya geçmeden önce, kilit hususları özetlemeyi tercih ederler.
- Teklif sunmak. Satış hakkındaki kitaplarda genelikle en basit tamamlama yönteminin kısaca sipariş istemek olduğu belirtilir. Oysaki, Rackham yaptığı çalışmalarda başarılı satışçıların istemediğini, bunun yerine müşteriye bir sonraki aşamayı söylediğini gösteriyor. Aşağıdaki örnek, durumun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır:
S:
Üzerinde durmamız gereken başka konu var mı? (kilit konuları kontrol ediyor)
A:
Yok, herşeyi konuştuk.
S:
Evet, yeni sistemin sipariş sürecinizi nazsıl hızlandıracağnı ve kullanım
açısından da daha kolay olduğunu gördük. Ayrıca, maliyetinizi kontrol altında
tutmanıza yapacağı katkıya da değindik. Görünüşe göre, yeni sistem çok işinize
yarayacak, özellikle de başınızı ağrıtan güvenilirlik sorunu ortadan kalkacak.
(faydaları özetliyor)
A:
Evet, bu değişimin oldukça faydalı olacağı ortada.
S:
O zaman, bir sonraki aşamada muhasebecinizle birlikte gelip sistemi çalışırken
incelemeniz en mantıklısı (teklif sunuyor)
Nasıl bir teklif
sunmanız gerektiğini nasıl bileceksiniz? Basit bir şekilde incelemek gerekirse,
başarılı satışçılar tarafından yapılan yapılan tekliflerin iki ortak özelliği
vardır:
- İlerleme sağlayan teklifler: Teklifin kabul edilmesi durumunda satışta aşama kaydedilir.
- Müşterinin kabul edebileceği en yüksek ve gerçekçi teklif: Başarılı satışçılar, müşterilerinin sınırlarının ötesine geçmez.
Bu bölümde büyük
satışla küçük satış arasındaki farklılıkları kısaca belirtip satış kapama
aşamasının bu iki satış türünde nasıl farklılaştırılması gerektiğini anlatmaya
çalıştım. Buna ek olarak satış süreçlerinin tekrar üzerinden geçip başarılı
satış temsilcilerinin müşteriyi hangi yöntemlerle bağlamaya çalıştığı bilgisini
sizlerle paylaştım. Daha önce de dediğim gibi bu kitap, klasik varsayımların
yanlış olduğunu örneklerle açıklamakta. Ayrıca, Türkiye'de malesef satış henüz
yeterince üzerinde durulan ve bilimsel çalışmalar yapılan bir disiplin olmadığı
gibi yurtdışında yapılmış benzer çalışmalar ve bunların sonucunda ortaya çıkan
modeller de Türkiye'de özellikle yerel şirketler tarafından çok az uygulanıyor.
Bu durumda sektör içerisinde uzmanlaşma yada performans ölçünü konusunda
yetersizlik ve bundan daha da kötüsü yanlış çıkarımlarla karşılaşıyoruz. Aklıma
gelen en önemli örnek de, Türkiye'de halen müşteriyi karar aşamasında baskı
altına almanın başarıyı arttırdığının düşünülmesi. Satışta agresif olmak çok
önemlidir ama bu agresifliği müşteriye yansıtmamalı, satış süreçlerini
disiplinli ve sistemli şekilde yürütürken kullanmalıyız.